Şiir sıkıcı diyenler aman dikkat!

Sevgili Zaytung okurlarına, ola ki bu okurlar arasındaki şiir okurlarına ve bu ikisinin dışında kalan okurlara selâm. Şiir çok sıkıcı, bir şiiri okumaya/anlamaya ayıracağım vakti çarçur etmeye ayırırım daha iyi diyenlere inat. Bırak şimdi, yaz geldi zaten sıcaktan terden deodorantsızlıktan toplu taşımalılıktan kafelerden doğacılıktan denizcilikten yaz sevicilikten kendimizi alamadığımız bugünlerde ne şiiri ya da böyle şiir mi olur gibi sitemler, linç söylemleri kafanızda tınlayabilir. Derde deva yazımızda şiirin en sıkıcı olmayan kısmından şöyle ele avuca gelen bir seçkiyi, sizlerin üzerine bir konfeti tipisi hâlinde savuruyorum. Politik, mizahi, karanlık, tuşesi yüksek, anlamda ortalama beğeninin üzerine çıkmış deneysel öğeler de barındıran bu seçkinin ilk serisi ile başlayalım.

 

  1. Birlikte Takılan Harika İnsanlar

göreçki

Özgür Göreçki’nin yazdığı, sıkıcılıktan eser bulamayacağınız bu kitapta yıllardır çeşitli sebeplerden ötürü üzerinizde baskısını hissettiğiniz dil bilgisinden intikam alındığını görmek keyfinizi bayram ettirecek. Abuklamanın, pezevenklerin elinden kurtarılıp debdebeli bir sahneye çıkışını görmek isteyenlere hitaben. Dili başına bela edenlerin başına bela olan bu şiirler saçmayı, abuğu sevenler için güle oynaya okuyacakları bir kitapta toplandı. Gündeliğin, bayağının, klişenin, gündemin… ortasına bonibon kutusundan bir molotof. Herkese, ateş aldığında namlusundan bang yazılı bir flamanın fırladığı bir silah. O en sevilen afacan yumurcak zıpır çocukçalığın hastası olanları da buraya davet ediyoruz. Bu kitap beni kesmez daha da, daha daha da’sını istiyorum diyenler şairin ilk kitabına bakabilir: asdasd. (Tabii baskısını bulabilirse)

Kitaplara dair yazılmış bir inceleme için: Göreçki üzerine hakkında

İşte size sosyal medyada hesaplarınızda fink attırabileceğiniz bir alıntı:

Oje sürüyorsun. Bir bankada memursun çünkü.
Memurlar tırnaklarına oje sürüyorlar.
Sen de sürüyorsun. Bunu, tırnaklarına uyguluyorsun.
Onu. Ojeyi.

 

 

  

  1. Yaya Baron

liman.jpg

Bir şiire konu olmanın ilgi çekici olduğunu düşünenler öyle bir durumda başına ne geleceğinin belli olmadığı bu kitabı okuyabilir. Mafyalar, organlar, baskınlar, yayalar, kumarhaneler, baltalar, tanklar… Kore, suç sinemasının bayram edeceği ögeler ile dolup taşan bu şiirlerde mizahın da önemli bir yer tuttuğunu göreceksiniz. Bu kadar suç âletinin, örgütün, hapçının olduğu şiirlerde ne mizahı diyenler için karanlık ve masalsı havasıyla öne çıkan bir kitap. Hapçının şiir okuyanı makbul değildir gibi bir tabuyu yıkmak isteyenler için. Deneysellikten, sözüm ona anlamsızlıktan gözü korkmayanlar için yerinde bir tercih olacak. Yayalığın geometrisinin çizildiği bu şiirler, ülke gündemine ve sürece atılmış bir molotof.

Kitaba dair yazılmış bir inceleme için: Yayalık İllegal Geçidi

İşte size sosyal medyada hesaplarınızda fink attırabileceğiniz bir alıntı:

Sonra da üre üre üre diyen
denizde damla olduğun bir sidik toplum üre
Kanlı bir buz küveti toplumunda gördüklerim

 

 

 

 

  1. Mehmet Molla

memo

Gündelikle, klişeyle, mizah ve saçmayla dopdolu bu âlemde kol gezenleri tek çatı altında toplayabilecek bir kitap daha. Şiirlerde mahalli bir tavır öne çıkıyor. Yani eğer siz de ikinci kattan kuma atlamış, yarım bırakılmış inşaat temellerinde oyun oynamış, yalnızca kendi bildiğiniz ıssız yerlerde bir başına dolanıp düşüncelere dalmış, tavanlarda yürüdüğünüzü hayal edip kişiliğinizin saçma, içe yönelik, hassas olduğu kadar fırlama yönlerine yatırım yapmışsanız ve de vurdulu kırdılı şeyler seviyorsanız bu şiirler hiç şüpheniz olmasın size göre. Vurduğunuz kırdığınız şeylerden biri de sizsiniz tabii, sonuçta herkes bir Cüneyt Arkın değil. Vücudunuza saplanan okların gövdenize giren kurşunlarla selfieye durduğu bir dünya.

İşte size sosyal medya hesaplarınızda fink attırabileceğiniz bir alıntı:

amerikan filminde rus’u oyna
kötü adam ol o ibnelerin filminde

 

 

  1. Kırmızı Perfect

rıdvan

Doğru bildiğinizi savunduğunuz hâlde o doğru bildiğiniz şeyin sahiden doğru olmasının etrafınızdaki bihaber tiplerce dikkate alınmamasını sineye çekmek mi yoksa bu tiplerin arasında bildiğiniz şeylerle onlardan zekâca üstün bir intikam almak mı? Hayatı bir intikam üçlemesi olarak yaşamıyor olabilirsiniz tabii, kendinizi sevme süsüyle bezediğiniz biri olabilirsiniz. Bazı yerlerde birden karşınıza dikilecek bir kitap. Kendi dramını kaliteli bir sahne şovu olarak izlemek isteyenler. Hangisi olduğuna karar veremeyenler sizler de kulak verin, cevap ikisi de diyenler siz de. Kendi başınalığın mizahi havasını soluyacağınız bu şiirlerde insanî dediğiniz duyguların portresi çiziliyor. Pazar gecesi sinemacıları, geçmiş özlemi duyanlar ile geçmiş günlere lanet edenler, toplumun dibi olan ebeveyn, erk mağdurları, toplanın.

İşte size sosyal medya hesaplarınızda fink attırabileceğiniz bir alıntı:

mermi ağzınızda dağıldığında
ya da mermi
dağıttığında ağzınızı
bir deste gibi paramparça
düşünecek çok şeyiniz olmuyor
doğrusunu isterseniz
vaktiniz de

 

 

 

  1. Musap

musap-3-221x300

Yoldan çıkanların, yola gelmek istemeyenlerin, travmalarına faça atanların, gırgırı gargarayı, erotik furyayı, çizgi filmleri, şıkır şıkır mahmure’yi, alaycı tavrı, gündelikten bir curcuna ile geçip gitmeyi, tekdüzeyi aşan söylemleri, argoyu… sevenlerin ilgilenebileceği bir ilk kitap. Gülünç durumlardan trajikomik hâllere oradan palyaçoluk terk bir jonglöre uzanan caka şiirler. Parmak aralarından keskin bıçakların değil çuvaldızların fırladığı bir Wolverine bu kitap. Hayâl kurmaktan kendini alamayanların, bir karmaşanın içinde başını ellerinin arasına alıp etrafı izleyenlerin, hırtlık peşinde koşanların, eğlenceyi kendi başınalığına göre tasarlayanların. Öfke, nefret ve dehşetin kara komedisine bakmak isteyenler sizler de buraya.

İşte size sosyal medya hesaplarınızda fink attırabileceğiniz bir alıntı:

canikom mafya erbabı birkaç erotik adam
çimento doldurup kutuplardan basığına
atsa dünyayı haliç’e az mı romantik

 

 

(Zaytung’ta bazı editörel müdahaleler ile yayımlanan yazının orijinal hâlidir.)

Yorum bırakın